Sembol Nedir?

Sembol kelimesinin kökeni, eski Mısır dilindeki “symbolon” sözcüğünün Grekçeye (eski yunan dili) geçmiş halidir. “birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak” anlamlarına gelir.

Sembol, kimi sözlüklerde “daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey” ya da “evrensel yasa, ilke, bilgi ve fikirleri açıklayan işaretler” olarak tanımlanır. Sembolizm kısaca, “evrensel bilgi ve hakikatlerin basit ve sade öğelere indirgenerek ifade edilmesi “ olarak tanımlanabilir. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şekilde ifade eden işarettir.

 

Semboller hangi ihtiyaçtan doğmuştur?

Yaratılışımızın ve doğamızın gereği olarak yaşadığımız olaylara ait her türlü bilgiyi herkesle paylaşmamız mümkün değildir. Her insanın kendi evreni içinde sırlarla dolu gizli-kapaklı ayrı bir dünyası vardır.

Toplu yaşam biçimlerinde de gerek kültürel, gerek dinsel ve gerekse de savunmalara yönelik bir takım gizli bilgi ve dosyaların olmasından daha tabii bir şey düşünülemez. Ayrı bir olgu da düşünce dünyasında insanoğlu bazı ideleri çok rahat bir biçimde ortaya koyamaz.

Bunlar ve benzeri sebeplerle açıkça ortaya konulamayan bilgi ve düşüncelerin bir bakıma bohçalanarak örtülü bir biçimde sadece ve sadece ilgililerine sunulması ruh derinliği oluşan, beyin genişliği olan insanın doğasında yer etmiştir. Bunun üç temel nedeni şudur:

 

1- Yaşadığı sosyokültür yapı içindeki gelişim düzeyi geri, dogmatik insanların hakikatlere ait bilgileri ortaya koyan hikmet sahiplerine karşı her devirde tehlikeli, tutucu tepkiler göstermiş olmaları.

2- Daha önemlisi ise; hakikatlere ait bilgilerin o bilgilere ihtiyacı olmayanlardan, yani gelişim düzeylerinin azlığı sebebiyle, ihtiyaç ve arzuları henüz bu yolda olmayanlardan ve o bilgilerin taşıdığı enerjiyi kaldıramayacak olanlardan saklı tutulmasıdır.

Çünkü hakikatlere ait bilgiler bir tür enerji gibidir ki, kapasiteleri uygun olmayanlar bu enerji yükünü kaldıramazlar ve bu yük onlara yarar değil, zarar getirir. Dolayısıyla hakikatlere ait bilgiler, bu enerji yüklerini henüz kaldırabilecek kapasitede olmayanlardan, sembollere büründürülerek gizlenir.

3-Hakikatlere ait bilgilerin ehil olmayan ellere geçmesi tehlikesi: Hakikatlere ait kimi bilgiler bir tür silah gibidir, ehil ve iyi niyetli olmayanların ellerine geçmemesi gerekmektedir.

Yaşadığımız topraklardaki mevcut tabiat varlıkları çıplak gözle baktığımızda çoğu zaman bize hiçbir şey söylemezler. Ancak; yazının hiç olmadığı ya da yaygınlaşmadığı dönemlerde insanlar, doğa varlıklarını kullanarak söylemek ya da duyurmak istediklerini gerçekleştirebiliyorlardı.

 

Bunun için de en geçerli yol; çeşitli çizgisel şekilleri, hayvan ya da eşya resimlerini kayalara ağaçlara işlemekti.

 

İşaretleri Dedektör ile Takip Etmeliyiz

Define avcılığı, tarih boyunca pek çok insanın ilgisini çeken ve macera dolu bir uğraş olmuştur. Özellikle eski medeniyetlerden kalan hazineleri bulmak, tarih ve arkeoloji meraklıları için büyük bir heyecandır. Bu noktada, teknolojinin bize sunduğu en büyük yardımcılardan biri de dedektörlerdir. Dedektörler, define arayıcılarının işini kolaylaştıran ve daha verimli hale getiren önemli araçlardır. İşaretleri dedektör ile takip etmenin define arama konusundaki avantajlarına ve önemine bir göz atalım.

Daha Etkili Arama ve Tespit

Dedektörler, metal ve diğer materyallerin yerini belirlemede oldukça etkilidir. Geleneksel yöntemlerle yapılan define aramalarında, büyük alanlar kazılarak saatlerce hatta günlerce süren çalışmalar yapılabilir. Ancak dedektörler sayesinde, belirli bir alanda metal yoğunluğu tespit edilerek kazı işlemleri daha dar bir bölgeye indirgenebilir. Bu da hem zaman hem de emek tasarrufu sağlar.

Hassas ve Derin Tespit Yeteneği

Modern dedektörler, derinlerdeki metalleri tespit etme yeteneğine sahiptir. Özellikle profesyonel dedektörler, birkaç metre derinlikteki objeleri algılayabilir. Bu özellik, toprak altında gizli kalmış değerli eşyaların bulunma olasılığını artırır. Ayrıca, dedektörlerin hassasiyet ayarları sayesinde, farklı metal türleri arasında ayrım yapılarak sadece hedeflenen materyaller tespit edilebilir.

Tarihi ve Kültürel Önemi

Dedektörler, sadece maddi kazanç sağlamanın ötesinde, tarihi ve kültürel değerlerin gün yüzüne çıkarılmasında da büyük rol oynar. Eski medeniyetlerden kalan objeler, arkeologlar ve tarihçiler için büyük bir bilgi kaynağıdır. Bu objeler, geçmiş yaşamlar hakkında önemli bilgiler sunar ve tarihi olayları daha iyi anlamamıza yardımcı olur.

Yasal ve Etik Boyut

Define arama işlemlerinde dedektör kullanırken, yasal ve etik kurallara dikkat etmek büyük önem taşır. Pek çok ülkede define aramak ve bulmak yasalarla düzenlenmiştir. İzin almadan yapılan kazılar, tarihi eserlere zarar verebilir ve yasal sorunlara yol açabilir. Bu nedenle, dedektör kullanarak define ararken, ilgili makamların izinlerinin alınması ve kurallara uyulması gerekmektedir.

 

İşaret Nedir?

Düşünce, arzu ve beklentilerinden oluşan mesajını başkalarına bırakmak isteyen eski insanlar önce doğada çok sağlıklı bir gözlem yapmak zorundaydı. Bunun için işaretini, mesajını bırakacağı yerle tabiatın genel yapıları arasında bağlantı kuruyordu. Dağlar, dereler, nehirler ve benzeri tabiat şekillenmeleri en güzel nirengi noktaları olmakla birlikte; belirgin arazi yapılanmalarını, nehirleri, gölleri, güneş, ay ve yıldızların konumlarını da işaretler için sıkça kullanıyordu.

Burada dikkat edilmesi gerekli olan bir konu; sembol ve işaretlerin ayrı şeyler olduğunun bilinmesidir. İlkel insanlar mitolojilerden kaynaklanan bir takım köklü düşünceleri zaten sembolleştirmişlerdi. Bu bakımdan semboller daha ziyade bütün bir toplumu ilgilendiren ortak inanış ve düşüncelerin simgeleridir.

Örneğin; Hz. Âdem ve Havva’nın (ilk insanın) yaratılışı, Nuh tufanı, Hz. İsa’nın çarmıha gerilişi… Bunlar mitolojik verilerle de beslenen ve anlatımları sembollerle artık mümkün olan olaylardır. Bunların ifade ettiği düşünceler ise artık tamamen genel kavramlardır. Kişisel ya da bir grubu ilgilendiren çalışma ve ya projenin işareti olmazlar. Bir başka yönüyle de semboller; daha ziyade toplumun dini düşünce ve yaşam coğrafyasını, milli ruh hareketlerini belirleyen imgelerdir.

Sembollerdeki bu genel özelliğe mukabil; işaretler ise bu sembollerle alakası olsun olmasın, geniş kavramlar ifade etmekten çok; daha ziyade kişi ya da küçük grupların inanç, dilek, düşünce ve duygularını bazen de proje ve çalışmalarını belirler.

Gerçek olan şudur ki; her sembol, her işaret ve gizemli şekiller hep aynı grafiklerle ve çoğu kez aynı biçimde kurgulandıklarından bunlar birer hayal ürünü veya cansız ve anlamsız şekiller değillerdir. Diller başka da olsa kullanılan sembol ve işaretler ortak olduğundan söz konusu şekil ve çizgiler tamamen evrensel bir boyuta sahiptir.

Dünya’da ki her canlı varlıktan sadece düşünebilmesi ve irade edebilmesi ile dahi farklı ve üstün özellikler taşıyan insanoğlu, doğadaki ihtiyaçları ve gerek gördüğü konumlarda bazı düşünce ve bilgileri saklayarak ifade etme yolunu seçmiştir dedik… Buradaki anlatımımızda her sembolün mutlaka gizlilik düşüncesine bağlı olduğunu iddia etmek durumunda değiliz. Günümüzde de bazen uluslararası, firmalar arası rekabet veya yüksek sesle ifade edildiğinde karşı tarafların rahatsız olabileceği konular olabilir ki; bu durumlarda simgeler devreye sokulur ve onlarla üstü kapalı bir biçimde düşünceler bayrak haline getirilir. Bazen de sadece kısaltma anlamında oluşturulan simgeler vardır; bunlar da uzun yazmak veya zamandan, yazılım işlerinde yerden tasarruf amacını taşırlar.

Kitabımızın hazırlanmasına temel teşkil eden düşüncelerden birisi olan dini ve felsefi kavramları da içine alan arkeolojinin ve özellikle define dünyasının ilgilendiği işaret ve sembollerin oluşturulma nedenleri vardır ki, biraz onun üzerinde durmak istiyoruz.

Arkeoloji kontekstinde oluşturulan antik işaret, sembol ve simgeler çoğu zaman dinsel inanış, beklenti ve endişelerden kaynaklanan olgulardır. Bunların değişik örneklerini kitabımızda verilen yüzlerce sembolde göstermeye çalıştık.

Ancak burada bilinmesi gereken bir husus bu sembollerin pek çoğunun kutsal metinlerde de bir biçimde yer aldığı ve hatta antik sembollerin pek çoğunun kaynağının bu kutsal metinler olduğudur.

Kutsal metinlerde yaşatılan sembolizmin temel nedenlerini şöyle açıklayabiliriz:

İnsanların zihinsel ve kültürel farklılığı: İnsanoğlu gerek zihinsel yeterliliği ve gerekse de içinde yetiştiği toplumun genel kültür seviyesi bakımından hakikatlere ait bilgilerin taşıdıkları enerjileri kaldırabilme konusunda farklı kapasitelere sahiptir. Her bilgiyi her insan kaldıramaz. İçinde derinlik ve yaygın boyutlar taşıyan derin bilgiler bazı insanları ilerletmek yerine, tökezletebilir, kargaşa içerisine sokabilir, hatta onların yoldan çıkmalarına neden olabilir. İnsanların zihinsel düzeyleri, anlayış ve duyuşları birbirlerinden farklıdır.

Hâlbuki tanrısal ve evrensel olma özelliğinin gereği olarak bir kutsal metnin pek çok insana hitap edebilmesi için pek çok anlayış ve zihin düzeyine; tüm insanlara hitap edebilmesi için de tüm anlayış ve zihin düzeylerine hitap edebilecek şekilde indirilmiş olması gerekmektedir. Buna bir bakıma evrenselliğin bir formu diyebiliriz. O halde dinsel bir metin öyle hazırlanmış olmalıdır ki, hem her anlayış düzeyindeki insan orada kendi anlayış düzeyine uygun ilerletici bilgiler bulsun, hem kendisini kargaşa içerisine sokucu henüz taşıyamayacağı bilgileri orada bulamasın. Böyle olmakla beraber zihin ve anlayış düzeyi yükseldikçe, idrak edildikçe ve bilinçlendikçe, algılama ve ayrışım kapasitesi arttıkça, yani kendilerini kaldırabileceği dereceye geldikçe orada yeni durumuna uygun derin bilgileri bulabilsin…

Böyle bir tablonun oluşması ise zaman ve algılamadaki kabiliyetle ortaya çıkabilecektir. İşte bunu sağlayabilecek bir tek sistem sembolizm sistemidir. Sembolizm sistemi evrendeki “tedriç prensibi”ne (her gelişimin sıçramalar tarzında değil, zaman içinde ve derece derece oluşması) uygun olarak, insanların hakikatlere ilişkin bilgileri yavaş yavaş, sindire sindire öğrenmesine olanak veren bir sistemdir.

Kutsal metinlerde bazı bilgilerin açık, bazı bilgilerin örtülü olarak verilmiş olmasının asıl sebeplerinden birisi de budur diyebiliriz.

Dönemin koşulları ve gelişim düzeyi: Bazı hakikatlerin anlaşılabilmesi için o kutsal metnin indiği dönemin koşullarının ve gelişim düzeyinin yetersiz olması sembollerin oluşmasında önemli bir faktördür. Örnek olarak metnin indiği dönemde insanların bilim alanındaki bilgilerinin yetersiz oluşunu verebiliriz. Fakat zaman geçtikçe ve bilim ilerledikçe elbette insanlar o metinlerde ilk bakışta göze çarpmayan hangi anlamların ve düşüncelerin ima ve ifade edilmiş olduğunu ve sembolik ifadelerin başka anlamlarını da keşfedeceklerdir, keşfedilmektedir de.