Din Adamları

Eski dönemlerde en büyük finans kurumları kiliseler en büyük finans uzmanları da din adamlarıydı.

Servetlerinin temelini bağışlar ve vergiler oluşturuyordu. Kiliseler, manastırlar o dönemde yaşamın birçok alanında etkili ve söz sahibiydiler. Para alış verişi, tefecilik gibi işlerle iştigal ediyorlardı. Ayrıca savaşa giden ve gönderilen insanların malvarlıklarını ve servetlerini kiliselere bağışlamaları zorunlu idi.

Buradaki amaç savaşa giden askerlerin kiliseye bağışladıkları servetlerinin yerine daha çok ganimetle geri gelmesini, daha çok yağma ve talan yapmasını sağlamaktır.

Halktan Kilise vergisi adı altında zorla vergi toplamışlar, ayrıcada kiliseler devlet tarafından vergiden muaf tutulmuştur.

Özellikle Orta Çağda kiliseler Cadılık veya Din dışı faaliyetlerle itham ettikleri binlerce insanın mallarına el koyarak, o dönemlerde işkence edilerek veya yakılarak ölümlerine sebep olmuşlardır.

Bu sayede Kiliselerin ve Din maskesi altında Kiliseleri kullanan Din Adamlarının servetleri akıl almaz boyutlara ve büyüklüklere ulaşmıştır.

Bu servetler Dünya’nın çeşitli yerlerine küçüklü büyüklü gizlenerek nesilden nesillere gelmiş günümüzde halen gizemlerini korumaktadırlar.

Devletlere varıncaya kadar peşinde olanların sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca yine ülkemizdeki yakın dönem savaşları esnasında gayrı Müslim topluluklar kilise mensubu din adamlarının himayesi ve yönlendirmesi sonucunda planlı ve organizeli bir şekilde toplu veya gruplar halinde mallarını bir araya getirmişlerdir.  Kapalı veya açık alanlarda tünel, mahzen, vb. gibi yerler kazarak ya da ormanlık, dağlık arazilerdeki doğal hazır haldeki mağara, sığınak, kaya oyuklarına ve kazdıkları çukurlara değerli eşya altın gümüş mücevher ve kap kacak birçok mallarını sakladıkları bilinmektedir.

Defineci söz konusu eşya ve defineleri bulmak için uğraş verir, arar ve şüphelendiği bu tarz yerleri dedektörlerle kontrol ederek tespit etmeye çalışır.

Maden İşletilen Yerler

Ülkemiz toprakları medeniyetler zenginliği kadar doğal maden yatakları açısından da oldukça zengindir.

Eski Toplum ve Devletlerin servetlerindeki en büyük faktörlerden biri, işlettikleri maden yataklarından çıkardıkları değerli metallerdir. Buna bir örnek verecek olursak; Antik çağlarda Anadolu’nun batısında yer alan tarihçi HEREDOT’A göre, 3 sülalenin yönettiği LİDYA imparatorluğunun son sülalesi MERMATLAR, ülkeye 141 yıl Egemen olmuşlardır. M.Ö 7. yy başında, parayı icat ederek insanlık tarihindeki en önemli buluşlardan birini gerçekleştiren Lidya’nın, devrinin en zengin ülkesi olmasının önemli nedeni, Boz Dağlar ve Gediz Nehrine karışan Sart Deresinin alüvyonları içindeki altınlardır.

Bir takım entrikalarla ülkeyi ele geçiren sülalenin son kralı KROİSOS M.Ö.560 yılında tahta geçmiş ve akıl almaz zenginliği, “KARUN KADAR ZENGİN” deyimiyle günümüze kadar taşınmıştır. Birçok dönemde Osmanlının belli zamanlarına kadar ülkemizde oldukça fazla maden yataklarının işletildiği birçok kaynakta geçmesine rağmen günümüzde bunların ancak bir kaç tanesi bilinmektedir. Geri kalanları, kapatılmış veya gizlenmiş olarak sırlarını korumaktadırlar.

Defineci bu maden yataklarını, işletilmiş olan altın, gümüş, bakır, kurşun ve benzeri değerli metalleri bilgi ve bulgularla takip ederek dedektörü ile de tespit etmeye çalışır.